Kaygı hepimizin yaşadığı evrensel ve evrimsel bir duygudur. Optimal düzeyde yaşanan kaygının bizi hem motive edici hem de tehlike ve tehditlerden koruyucu bir işlevi vardır. Ancak ne yazık ki bazı durumlarda yaşadığımız kaygı bu optimal düzeyin çok üzerine çıkmakta ve/veya gerçekte var olan tehdide oranla çok daha yoğun olabilmektedir.
Sık karşılaştığımız kaygı alanlarından birini performans kaygısı oluşturmaktadır. Adından da anlaşılacağı gibi performans kaygısı belirli bir etkinlikte bulunmaya yönelik duyulan kaygıyı temsil etmektedir. Örneğin topluluk önünde sunum yapmak, konuşma yapmak, iş görüşmesine girmek, önemli bir sınava girmek, dans ve müzik alanlarında performans sergilemek gibi durumlar hepimizde bir ölçüde stres ve kaygıya yol açabilecek durumlardır. Performans kaygısı yaşayan bireyde ise kaygının yoğunluğu kişinin başarısını olumlu etkileyecek ve motivasyonu sağlayacak olan ölçüden çok daha yoğun yaşanmaktadır. Performans kaygısı yaşayan bireyler başkaları tarafından değerlendirilecek olmaktan ötürü azımsanamayacak ölçüde gerginlik duyar, bu gerginlik ve kaygıyı hem bilişsel, hem fizyolojik hem de davranışsal düzeyde deneyimlerler.
Bilişsel düzeyde ele alındığında performans kaygısının negatif, işlevsiz bilişlerle bağlantılı olduğunu görürüz. 'Yetersizim, yapamayacağım, başarısız olacağım, insanlar performansımı beğenmeyecekler, rezil olacağım gibi düşünce ve inançlar kişinin kaygısının yükselmesine yol açarak performans üzerinde bozucu etki yaratabilmektedir.
Fizyolojik düzeyde bakıldığında bu kişiler sıklıkla gördüğümüz terleme, kızarma, kalp atışlarında hızlanma, sık soluma, titreme, mide-bağırsak sorunları gibi kaygıyla ilişkili bedensel şikayetlerden yakınmaktadırlar. Bu tarz bedensel şikayetler kişide hem önemli ölçüde bir rahatsızlığa hem de ya diğerleri bunu fark eder de rezil olursam korkusuna neden olabilmektedir.
Performans kaygısının davranışsal boyutunda kişilerin bu kaygı ile baş etmek adına sergiledikleri çoğunlukla işlevsel olmayan davranış örüntüleri dikkati çekebilmektedir. Özellikle kaygıyla baş edemeyeceğini düşünen birey kaygı uyandıracak durumlardan kaçmaya ve/veya kaçınmaya yönelebilmektedir. Kaçınma durumunda kişi performans sergileyeceği durumdan mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışır. Bazen de özellikle kaçma-kaçınma mümkün değilse bir takım önlemler alarak performansını sergilemeye çalışabilir.
Performans kaygısı sıklıkla göz önünde olan birey ve meslek gruplarında gözlenmektedir. Yoğun yaşanan performans kaygısı kişinin odaklanma, dikkat, bellek gibi zihinsel süreçlerinde de bozucu bir etkiye yol açabilmekte ve performansta düşüş ile sonuçlanabilmektedir. Bu ise mesleki sorunlara, mutsuzluk, çökkünlük, yetersizlik gibi olumsuz duygulara yol açabilmektedir. Kısacası bireyin işlevselliği ve yaşam kalitesi üzerinde bozucu bir etki yaratabilir. Bu nedenle performans kaygısı yaşayan birinin vakit kaybetmeden alanda uzman bir profesyonele başvurması oldukça önemlidir.