Dikkat Eksikliği Yetişkinlerde, bireyin kendinde var olan yeteneklerini kullanamayıp, erişebileceği sosyal, mesleki, akademik düzeylerden daha düşük düzeylerde kalmasına sebep olur. Tedavi edilmediği durumlarda rahatsızlık, hastada yıllarca kendini göstermekte ve depresyon, kaygı bozuklukları gibi diğer psikiyatrik bozukluklara yol açabilir.
Eğer aşağıdaki belirtiler sizde varsa sorununuz uzun süreli bir bozukluktur.
* Kişi, amaçları karşılamayan, yeterince başarılı olmama duygusu içindedir. Rahatsızlıkta en sık yardım aramasına neden olan belirtidir. “İşlerimi bir türlü toparlayamıyorum“ şeklinde bir düşünce mevcuttur. Kişi bir labirentin içinde sıkışıp kalmış gibi hissediyor olabilir.
* Hastaların çoğu için önemli bir sorun bir okula devam dışında ya da etrafında kendisi için düzenlemeleri yapacak olan ebeveynleri olmadan, günlük hayatının düzenleme, planlama gerektiren işlerinde sendelemektir. “Ufak işler“ birikip büyük sorunlar oluşturabilir.
* Devamlı olarak işleri sürüncemede bırakma ya da bir işe başlamakta güçlük çekilir. Bu durumdaki erişkinler, işin doğrusunu yapamayacakları ya da sürekli erteleyecekleri durumunu yaşarlar ve bu da ancak görevle ilgili kaygıyı arttırır. Aynı anda bir sürü projeler oluşturup bunları tamamlamakta güçlük çekerler
* Bir iş ertelenir, diğerine başlanır. Günün, haftanın ya da yılın sonunda, çok sayıda projeye başlanmış, ancak çok azı tamamlanmıştır. Bu kişiler işlerine geç kalmaktadırlar.
* Zamanlamaya ya da uygunluğa dikkat etmeden, akla geldiği gibi konuşmaya eğilim vardır.
* Yüksek uyarılma arayışı içindedirler. Bu kişiler heyecan arayışları sonucu oluşan riskli davranışlarla rahatlayabilirler. Yeni, çekici, bir şeyin arayışı içindedir. Sıkıntıya dayanma gücü azalmıştır. Aslında dikkat eksikliği bozukluğu olanlar nadiren sıkılır. Sorun başladığında hemen işe koyulur ve yeni bir şey bulup, sanki kanal değiştirir. İşlerini genellikle eşleri yapmaktadır.
* Dikkatin kolay dağılması dikkati odaklamada güçlük, bir sayfanın ya da konuşmanın ortasında kayıp gitme, bazen de fazlası ile odaklanabilme kabiliyeti görülebilmektedir. Kayıp gitmek istemsiz olur, hasta bakmıyor iken oluşur ve baktığınızda orada değildir. Trafik kazaları yapmaları sık gözlenir ( özellikle araçlarının sağ tarafını çarparak). Sıra dışı “fazlası ile odaklanma“ kabiliyeti de genellikle vardır ve bu hastalığın aslında dikkat eksikliği değil ama dikkat tutarsızlığı olduğu düşünülmektedir.
* Genellikle yaratıcı, sezgili ve oldukça zekidirler. Alışılmadık biçimde yaratıcı bir zekaya sahiptirler. Düzenleme, planlama bozuklukları ve bölünebilirliklerinin içinde, çarpıcı zeka pırıltıları gösterirler. Bu özel zeka pırıltılarını yakalamak tedavinin amaçlarından biridir.
* Bilinen yolları kullanmada “uygun“ işlem sırasını takip etmekte güçlük çekilir. Düşünülenin aksine, bu kendisinden büyüklerle olan bir sorundan kaynaklanmaz. Daha çok, sıkıntı ve hayal kırıklığının sonucudur. İşleri yapmanın alışılagelmiş yollarından sıkılma, yeni yaklaşımlardan heyecan duyma ve işleri yapılması “beklendiği” gibi yapamamanın verdiği hayal kırıklığı görülmektedir.
* Sabırsız; hayal kırıklığına tahammül edebilmede eksiklik, bu durumdaki erişkine geçmişteki başarısızlıkları hatırlatır. “Olamaz, işte bak gene başlıyoruz“ diye düşünüp, kızar ya da geri çekilir. Sabırsızlık, sürekli uyarılma gereksiniminden doğar ve kişinin etrafındakilerce olgunlaşmamış ya da doyumsuz şeklinde nitelenmelerine yol açabilir. Bu kişiler çocukluklarında olduğu gibi erişkinlik dönemlerinde de, yaptıkları hamlelerden çabuk sonuç alabildiklerinden bilgisayar oyunlarına meraklıdırlar.
* Aniden, sonunu düşünmeden para harcamak, plan değiştirmek vb. gibi sözel ya da davranışsal eylemlerde bulunmaktadırlar. İş ve eş değiştirme sık gözlenmektedir. Travmaya maruz kalma riskleri yüksektir.
* Gereksiz ve sonsuz şekilde üzülmeye yatkınlık hali içindedirler. Üzülmeye yarayacak bir şey bulmak için araştırma ve gerçek tehlikeleri önemsememe arasında gidip gelme durumu vardır. Üzüntü, odaklanacak başka bir iş bulunamadığı zaman dikkatin odaklandığı bir şeydir.
* Emniyetsizlik duygusu sıkça gözlenir. Bu durumdaki erişkinlerin çoğu, olaylar ne kadar sabit olursa olsun, devamlı olarak kendilerini güvensiz hissederler. Sanki dünyalar başlarına yıkılacakmış gibi hissederler. Otonomi kazanmaları yaşıtlarına göre daha erken yaşlardadır, ancak zekalarını işlevsel olarak daha az kullanabildiklerinden panik bozukluğu, agorafobi ve seperasyon ( yakınlarından ayrı olduklarında kaygı duyma) anksiyetesi ile başvurabilmektedirler.
* Kişinin mizacı sürekli değişmektedir. Özellikle bir işin bitişinden ya da bir projeden ayrıldığı zaman kişi aniden kötü bir ruh haline girer, sonra sakin ve sonra yine gergin bir durum içine girebilir. Birkaç saat içerisinde ve açıkça bir sebep olmadan, bu duygusal durum dalgalanmaları manik-depresif hastalık ya da depresyonda olduğu kadar belirgin değildir. Bu durumda olan erişkinler çocuklarda görülen şekle göre, daha fazla değişken ruh haline bürünürler. Bunun en büyük sebebi yaşadıkları hayal kırıklığı veya başarısızlık, biraz da bozukluğun biyolojisidir.
* Erişkinde genellikle çocuklardaki tam oturmuş hiperaktivite görülmez. Onun yerine gezinmek, masaya parmaklarla vurmak, bacak sallamak, otururken pozisyon değiştirmek, masayı, ya da odayı terk etmek, bir iş yapmıyor ve dinlenme halindeyken sinirli hissetmek gibi şeyler görülür.
* Herhangi bir şeye bağımlılık eğilimleri vardır. Alkol ya da kokain gibi bir madde kullanımı, kumar oynamak, aşırı alışveriş yapmak, aşırı yemek ya da fazla çalışmak gibi aktiviteler olabilir. Gerginliklerini boşaltabilmek için aşırı ölçüde spor yapabilmektedirler.
* Kendine saygı konusunda sürekli olarak sorunlar yaşarlar. Bu durum yılların hayal kırıklığının, başarısızlığının ya da yalnızca doğru yapamamanın sonucudur. Önemli derecede başarılı olmuş bu durumdaki bir kişi bile kendini bir şekilde başarısız, eksik hissedebilir. Bütün aksiliklere rağmen, çoğu erişkinin çok çabuk iyileşmesi etkileyicidir.
* Hatalı bir kendine bakışları vardır. Bu kişilerin kendilerini gözlemleyip, algılamalarında sorunlar önemli boyutlardadır. Etrafındakilerin üzerindeki etkilerini doğru olarak ölçemezler. Kendilerini genellikle diğer insanlardan daha az becerikli, onları da etkili ya da güçlü görürler.
* Dikkat eksikliği bozukluğu, manik-depresif hastalık (iki uçlu bozukluk) , depresyon, madde kötüye kullanımı, diğer dürtü kontrol veya mizaç bozukluklarına aile içinde ya da kan bağı olan akrabalarda sık rastlanır. Dikkat eksikliği bozukluğu muhtemelen genetik olarak aktarıldığından ve yukarıda sayılan durumlarla ilişkili olduğundan, böyle bir aile hikayesinin bulunması gerekli olmasa da nadir değildir.
Rahatsızlığa depresyon da sıklıkla eşlik edebilmektedir. Alkol dışındaki madde (esrar, eroin vb.) kullanım oranları yaşıtlarından 5 kat daha fazladır. İntihar girişimleri görülebilmektedir. Psikoterapi ve beraberinde uygulanan ilaç tedavisi kişilerin çevreleri ile olan ilişkilerini daha olumlu yönde etkilemekte, iş ve okul başarılarını arttırmaktadır. Kişilerin kendilerine olan saygı ve güvençleri artmaktadır. Unutulmaması gereken şey, kişilerin rahatsızlık nedeniyle çok fazla olumsuz yönden etkilenmeden tedaviye başlamalarının, tedavi süresini belirlemede asal rol almasıdır. Tedavi ile hasta ve çevresi için yeni, mutlu ve dengeli bir hayat bekler.