Sorunlarla başa çıkabilmenin ilk adımı...

H. Sibel KILIÇOĞLU

Uzm. Psikolojik Danışman / Psikoterapist

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK / TAKINTILAR VE TEKRARLAR

Okuma : 1030 | 16 Ekim 2020

Takıntılar ya da tıbbi literatürde daha yaygın kullanım şekliyle obsesyonlar, kişiyi rahatsız eden, tekrarlayıcı ve zorlayıcı düşünceler, duygu veya dürtülerdir. Kişi çoğunlukla obsesyonunun mantıksız olduğunun farkındadır ancak yine de bu düşünceleri zihninden atmakta zorlanır. Çoğunlukla takıntılara kompülsiyon (zorlantı) dediğimiz bazı davranışlar eşlik eder. Kompülsiyonlar, kişinin takıntısından kaynaklanan sıkıntıyı gidermek için ona istinaden yaptığı veya yapmak zorunda hissettiği tekrarlayan davranışlar veya düşüncelerdir. Bu nedenle hastalık psikiyatride obsesif-kompülsif bozukluk olarak tanınır.

 

Obsesif Kompulsif Bozukluk Belirtileri

En çok rastlanan obsesyon bulaşma (herhangi bir hastalık veya tiksinilen bir nesneye temas vb.) ve buna mukabil ortaya çıkan temizlenme kompülsiyonudur. Aşırı el yıkama bazen derinin tamamen tahrip olmasına dahi yol açabilir; kişi günün büyük bir kısmını yıkanarak veya bulaşma korkusuyla dışarı çıkmayıp kendini izole ederek evde geçirebilir. Sıklıkla rastlanılan bir diğer takıntı şüphedir (Soba açık mı? Kapı kilitli mi? Her şey yerli yerinde mi? Hata yaptım mı?). Bu şüpheler ise kontrol kompülsiyonuyla beraberdir. Örneğin kapının kilitli olup olmadığını kontrol etmek için defalarca eve geri dönülebilir, ışığın açık kalıp kalmadığını kontrol için defalarca yataktan kalkılabilir veya verilen bir işi hatasız yapıp yapmadığından emin olmak adına aynı yazı yüzlerce kez kontrol edilebilir, bazı sözlerin söylendiğinden emin olana kadar defalarca tekrar edilebilir. Bunların dışında birçok obsesyon olabilir, örneğin cinsel, dini takıntılar (günahkar mıyım, değil miyim?), kötülük veya kötü bir şey yapacağından korkma takıntısı, kontrolü kaybedebileceğinden korkma, her şeyin yerli yerinde ve düzgün (simetrik) olması takıntıları da klinikte sık görülen takıntılardandır.

 

Şunu mutlaka söylemek gerekir ki her takıntı hastalık değildir. Günlük hayatında ’masumane’ takıntıları olan ve bunları senelerdir sürdüren birçok insan vardır. Ayrıca titizlik, tertiplilik, kontrolcülük, kuralcılık gibi bir takım kişilik özellikleri birçok zaman insana faydalı olabilen ve hayatını daha kaliteli ve başarılı yaşamasına neden olan özelliklerdir. Ancak kişi takıntıları nedeniyle günlük hayatında, işyerinde ve sosyal çevresinde birtakım sorunlar yaşamaya başlıyorsa, bu takıntılar hayatının önemli bir kısmında karşısına zorluk olarak çıkıyor ve önemli zamanını almaya başlıyorsa o zaman psikiyatrik tedaviyi gerektirir bir durum var denilebilir. Örneğin takıntılı kişi kapıyı kontrol edeyim derken her sabah işyeri servisini kaçırmaya başladıysa veya temizlik için banyoda geçirdiği vakit normal sınırların ötesine geçtiyse (örneğin her seferinde yarım saatten fazla banyoda kalıyorsa) veya hayatını bu takıntıların gereklerini yerine getirmek üzere düzenlemeye başladıysa (örneğin kapı kollarını tutmak için eldiven taşımak, başkasının oturduğu koltuğa oturmamak için şilte bulundurmak vb) hastalık aşamasına gelmiş demektir ve tedavisi gerekir.

 

Obsesif Kompulsif Bozukluğun Tedavisi

Obsesif kompulsif bozukluğun medikal ve psikoterapi yoluyla tedavisinde bireyin işlevselliğini büyük ölçüde kazandığı ve rahatsız edici tarzdaki düşünce ve davranışların azaldığı kaydedilmektedir.

 

Obsesif kompulsif bozuklukta ilaç tedavisi, bireyde gözlenen kaygı, rahatsızlık gibi semptomların hafifletilmesinde oldukça etkili bir yol olarak kullanılmaktadır.

 

Bunun dışında Bilişsel Davranışçı Terapi, Obsesif Kompulsif Bozuklukta en sık kullanılan terapi türü arasında gelmektedir. Yaşanan zorlantılı durum karşısında kişiyi ve aileyi bilgilendirmek (psikoeğitim) sürecin en önemli parçasıdır. Birey, onu rahatsız hissettirecek düşünceler geldiğinde (obsesyon), çoğu zaman kendini rahatlatacak çeşitli davranış örüntüleri sergiler (kompulsiyon). Hissettiği geçici rahatlama, benzer düşünceler tetiklendiğinde aynı yönde davranış sergilemesi konusunda kişiyi pekiştirir. Terapi protokolünde "maruz bırakma" olarak adlandırılan yöntem aracılığıyla bireyin kompulsif tarzdaki tepkilerinin önlenmesi amaçlanır.