Kişilerarası ilişkilerde yaşanan güçlükler, bugün tek başına bir tanı kategorisi olmamakla birlikte çeşitli psikopatolojiler açısından önemli bir yatkınlık faktörü ve kişinin genel iyilik halini olumsuz yönde etkileme potansiyeline sahip bir olgudur.
Söz gelimi, günümüz psikoterapi yaklaşımlarının önemli bir bölümü, depresyonun kişilerarası ilişki zemininde oluştuğunu ve ilişki düzeldikçe depresyonun da düzeleceğini öngörür. Bunlara göre, kişinin sosyal bağları, bunların kalitesi kişinin sosyal uyumunda ve depresyona yatkın olmasında temel rol oynar.
Depresyonun yanı sıra, kişinin uyumu üzerinde bozucu etkiye sahip pek çok duygusal ve psikolojik sorun da kişilerarası alanda kendini gösterir. Kişinin yerleşik ilişki kurma örüntüleri, kişinin kendine ve diğerlerine ilişkin olumsuz algılarının değişmesine olanak vermediği için bu alandaki sorunların kronikleşmesine neden olabilir. Bu nedenle kişinin kendisi ve çevresiyle huzur ve doyum verici ilişkiler kurmasının güçleşmesine yol açabilir.